31 Ağustos 2008 Pazar

Ramazan başlıyor

Erzurumdaydık Aksaraydan sonra, Saliha hanım çocuklarla oynadı, dışarılarda dolaştı ve son gün kına gecesinde oynadı ve zor bir yolculuk sonunda eve dönebildik.(Uçağı kaçırdık, benim hatam:) Bugün de öksu Parkındaydık gölün etrafını dolaşan trene bindik annesiyle beraber. Alişveriş merkezinde bir kumpir yedik, bir oyuncak verdiler bebiğe. Bir külah dondurma şeklinde üzerindeki bir plastiği çekince üstündeki dondurma kısmı fırlıyor. Saliha bebek hemen olayı kavradı. Önce yerine yerleştirip sonra fırlattı birkaç kez. Çok zeki benim kızım.
Kurumun merkezi engellemesi blogspotu da engellemiş. Ne var bu sitede saçmalığın daniskası. Böyle olunca yazamıyorum.
Dün 30 Ağustos evlilik yıldönümümüz idi.(Bunu da yazayım bari)
yarın Ramazan başlıyor. ilk teravih namazımızı az önce kıldık. yarın ilk oruç.

16 Ağustos 2008 Cumartesi

SALİHA DÜĞÜNDE

Ağaçörendeyiz. Salihanın annesinin teyze kızı evleniyor. Tam düğün ama. Davul zurna, çalgı filan var. Benimki gibi değil hasılı.
Salihanın da bayramı oldu bu iş sabahtan beri dışarda. Nerden bulacak bu kadar dışarıyı. Az önce teyzesinin kızının kolunu ısırmış. Sonra görüşeceğiz.
Bu akşam kandil. Havanın yağmur havası olduğu söyleniyor. İnşallah rahmet yağar da kandilde davul zurna komedisi devam etmez.
Baktım da ne kadar uzağım bu ortama. Oynamak, şu bu ne garibime gidiyor. Akşehir görevinde mecburen sahaya davet ettiklerinde (sıra yarenleri) oynamıştım (!) bir. Bir daha olmaz herhalde.
Neyse bu kadar yeter. Yani Salihanın keyfi saz. Onu söyleyeyim

15 Ağustos 2008 Cuma

DÜĞÜN TATİLİ BAŞLIYOR

Saliha bebek yarın ağaçören yolcusu.Annesinin yeğeni evlenecek düğüne gidiyor. Sonra da erzuruma uçacak. Orada da halası evleniyor.
Dün salonda futbol oynadık. Bazen karıştırıp işi ebe-sobe oynamaya bozuyordu ama güzeldi. Beni yakalamaya çalışıyor bazen, bazen top oynuyoruz. Böylece epey hareket ettim. Her akşam şu sporu yapsam diyete faydası olur dedim. Annesi tasdik etti.
En sevimli zamanları keratanın. İnsan bazen sabredemese de bu dönemi uzasa diyor.

14 Ağustos 2008 Perşembe

BLOGCUDAN TRANSFER

Baktım ki şu blogcu keyif vermeyecek. Bu kadar güzel bir projenin (kendimce-kendi çapımda) güme gitmesini istemediğimden buraya taşıdım. Bunu da tek tek aşağıya ekleyerek yaptım

14.08.2008

Haftaya kızımı baba memleketine götüreceğim ve anne memleketine. Evde sıkışıp kaldı çocuk bir hafta bayağı dolaşacak; önce aksaraya ordan ankara sonra erzurum ve konya. inşallah hasta filan olmaz. Şimdi en sevimli zamanı sanki. Ne daha büyük ne daha küçük. En çok uyanıp beşiğinde çıkamayınca bize seslenmesini seviyorum. Babaa. babaaa... Farklı tonlarda çağırıp duruyor. Sonunda yanına gidince sevinci de görülmeye değer.Yaz boyuna balkon güzeldi. Konyada yaptırdığımız uzun minderlerden biri arka balkonda biri önde. Saliha balkona çıkıyor dat dat diyor. yatıyoruz. sonra gözj gibi birşey diyor gözlüğü gösteriyor ko ko... diyor gözlüğü kenara koyuyorum. Birkaç kere oracıkta uyudu kaldı.Galiba bu çocuğun nasibine gidemiyorum dışarı görevlere der oldum. Günahsız gariban üzülmesin diye göndermiyor beni rabbim. Allah her daim koruyup gözetsin onu ve bize yardım etsin onu korumak için, işlerimizi kolay etsin onun yüzü suyu hürmetine

05.08.2008

Bebek büyüyor gitgide. Daha konuşamıyor ama uğraşmaya başladı. “Karga” ilk kelimelerinden. Tabi anne, baba, dayı, teyze, dede filandan sonra. Teyzesinin çocuklarının anaokulu kitabında karga resmini görünce hemen karga diyiveriyor. Bu kitabı dışarı çıkarken görürse yanına almadan edemiyor. Bazen ekmek almaya filan giderken birlikte gidiyoruz. Yanımdaki koltuğa oturtuyorum. Bir şarkı açıyoruz. Sonra ellerimizi çırparak büfeye kadar gidiyoruz. Geçen parka götürdüm. Kaydırağa bindi. Şu üzeri kapalı- tünel şeklinde olanlara. Hiç korku yok benim kızımda kendisi kayıp kendisi tekrar yukarı çıkıyor. Geçen koltuğun başına çıkıp balkonun kapısına basmış aşağı düşmüş. Ayağı kırılmış diye korktuk. İnşallah cesareti kendi başına da bizim başımıza da iş açmaz. Allah yavrumu muhafaza etsin

06.06.2008

Yine gurbetteyim. Çok mu aradım bu mesleği bilmem. Rabbime binler şükür. Sağlık sıhhat versin yeter ki. Saliha bebekten ayrıldık 3 hafta kadar. sonra geçen hafta sonu eve gidebildim. Annesi kapıyı ona açtırdı. Çocukcağız çok sevindi birden beni görünce. Önce havaya kafasını dikip tersine yürüdü biraz, sonra 15 dakika kadar sarıldı, öptü, yanaklarımdan sıktı. cidden özlemiş gariban. Az önce annesiyle konuştum. benim fotografımı bulmuş, öpüp duruyormuş. telefonda konuşabiliyoruz. Baba, mama, atta diyor sadece. Bir de arı filmi diye bir filmi sürekli izlediğinden "ağı ağı" diyor. Konuşması gecikti ama çok zeki maşallah benim kızım.

12.03.2008

Saliha hanımdan haberlere devam. Dün müydü bilmem beni cama çağırdı. Ne gösterecek diye kalktım gittim baktım bulutlara bakıp üflüyor. Yazmışım belki eğlencelerimizden biri yerdeki bir tozu veya bir kağıt parçasını üflemek. Demek bulutu da toz birikintilerine benzetti. Bazen bakıyoruz da ne kadar safi, mubarek. Günahsız diye buna diyorlar demek diyorum. Dün hastanedeydik, annesine refakat etti, çok uslu durdu güzel kızım. Sonra optimum (avm)ye uğradık. Dün ciddi şekilde yoruldu yani. Elhamdulillah keyfi sıhhati yerinde ne kadar şükretsek az…

26.02.2008

Saliha hanımı hasta ettik. Çok da kolay oldu maalesef. Göksu parkında dolaşalım dedik Şubat ayında, böyle oldu. Dün bayağı bir ateşlendi. Bu gece de bir ara ateşlendi. Doktor antibiyotik vermiş ya başlamadık geçer belki diye… Çocuk çok garip oldu amma, gözleri süzülüyor zor açılıyor hiç keyfi yok. Annesi durduğu yerde uyukluyor diyor. Hiç böyle olmamıştı. İnşallah bir an önce atlatır. Aman geçsin de yine yaramazlık yapsın der olduk. Bu sabah işe gelmeden önce daha iyiydi şükür. Hayırlısı bakalım geçer inşallah.

21.02.2008

Gurbete diye yazmışım en son ama döndükten sonra yazmamışım. Şehir dışında 10 gün kadar kaldım. Saliha hanımın sesiyle yetindik sadece bu sürede. Döndükten sonra unutmamıştı güzel olan kısmı. Şimdilerde keyfi yerinde. Elinin üstünde ufak bir yara var. Yaramazlık yapıp birini kızdırdığında elinin üstündeki yara izini gösteriyor, kendini acındırıyor üç kağıtçı… Bir zaman sonra yara geçince birisi kızdığında elindeki yarayı arandı durdu ya bulamadı. Neyse hergün bir icat çıkarıyor hasılı.

29.01.2008

Biraz bir şeyler yazalım dedim. Yarın şehir dışına çıkıyorum. Belki bir hafta, belki bir ay dışarıdayım. Dün bir haftadan sonra unutur bu seni dediler, üzüldüm. Bizim meslek cidden garip. İstikrarsızlık diz boyu. Ama hayırlısı. Çok özlersek geliriz hafta sonu ne yapalım. Yerimiz yakın. Dün kamera görüntülerini seyrettik. En sevdiği oyun yere bir kağıt, tüy gibi bir şey atıp üflemek. Sürekli onu yapmış, biz de çekmişiz. Akşamları gelince bayağı seviniyor bebek ben de sevindiğine seviniyorum. Neyse bu günlük bu kadar yeter. Bakalım gurbette ne yazacağım, yazabilirsem vakit bulup tabi…

17.01.2008

Saliha Hanım dün bir alışveriş merkezindeydi. Yani biz oradaydık o da yanımızda. bu sefer market arbasında değil yerlerdeydi keyfine diyecek yoktu. Koşuşturup durdu etrafta. Çocuk birkaç günden beri dışarı çıkmadığı için özlemiş demek. Geri dönmek istemedi hiç. Yaramaz falan amma evin neşesi. Bu ufacık uşak olmasa cidden herşey daha tatsız olurdu. Uyanıkken yanlızca benle ilgilenin dese hayatımızı kendine endeksletse de bir tane o ne yapalım.

14.01.2008

Geçen gün aklıma küçük Saliha için bir günlük sitesi oluşturmak geldi. Fotoğraf filan koymayı düşünmüyorum. Yalnızca olanı biteni yazayım hatıra kalsın yeter. Kimse için de yazmıyorum. Sadece kendim için. Belki bir de Saliha Hanım için. İlerde okur belki.
Başlamış bir yazı yazmışken son haberi vereyim bari. Yatağın üzerine dizüstü bilgisayarı koyunca hanımefendi çekmiş aşağıya düşürmüş. Açma kapama düğmesi kırılmıştı. Yapıştırdık ama eskisi gibi değil. Zarar vermeye başladı bizimki hayırlısı…
Şu anda 13 ayı geçti bizimki. Daha ayrıntılı anlatırım bu sitenin ömrü kısa sürmezse.